1901'de Niljubo, gazın aktif bileşeni olan Etilen gazı olduğunu belirledi, ancak bu, Johnny'nin bitkilerin bu gazı sentezleyebileceğini belirlediği 1934 yılına kadar bilinmiyordu, yine 1935'te Crocker, bu gazın hormonal tepki için kullanılabileceğini öne sürdü
Etilen, organik bir bileşik olup kimyasal formülü C2H4'tür. Ayrıca etilen, Etilen gazı veya eten olarak da bilinir. Etilen, bitkilerde doğal olarak üretilen bir hormon olan etilenin yapısını oluşturur. Bitkilerde, farklı fizyolojik süreçleri kontrol etmek için kullanılır. Etilenin keşfi, 19. yüzyılın sonlarında gerçekleşti. 1860'larda, bitkilerin gazlarla iletişim kurabileceğini düşünen bir İngiliz bilim insanı olan John Bennet Lawes, bir bitki hormonu olduğunu keşfetti. Ancak, bu hormonun yapısı ve kimyasal özellikleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için yıllar süren çalışmalar gerekti.
1795 yılında Etilen gazına olefin gazı adı verildi. Etilen gazı bileşiklerinin (diklor ve etan) ilk sentezi 1795 yılında Hollandalı bir kimyager tarafından gerçekleştirilmiştir. 19. yüzyılın ortalarında C2H4, C2H5 etilden daha düşük bir hidrojene sahip olduğu için etilin sonuna Yunanca kökenli (ene) ekleri eklenmiş ve bundan sonra olefin gazına Etilen gazı adı verilmiştir . 1852 yılına kadar bilimsel literatürde Etilen kelimesi kullanılıyordu. 1866'da Alman kimyager Hoffmann hidrokarbon adlandırma sistemini alkanlar üzerine kurdu. Bu sistemde, karşılık gelen alkandan iki hidrojen eksik olan herhangi bir hidrokarbona CnH2n alken denir ve karşılık gelen alkandan dört hidrojen eksikse, buna CnHn alken denir.
Bu adlandırmaya göre Etilen , etilen olarak yeniden adlandırıldı. Uluslararası Kimyacılar Topluluğu 1892'de IUPAC adını tanıttı ve o zamandan beri bu ad bilimsel metinlerde ve ders kitaplarında kullanılıyor. Etilen'in bitkilerin genel büyümesi üzerindeki hormonal etkileri ilk olarak 1864'te, sokak aydınlatma sistemlerindeki gaz sızıntısının yakındaki bitkilerde bodur büyümeye ve deformasyona yol açmasıyla gözlemlendi. 1901'de Niljubo, gazın aktif bileşeni olan Etilen gazı olduğunu belirledi, ancak bu, Johnny'nin bitkilerin bu gazı sentezleyebileceğini belirlediği 1934 yılına kadar bilinmiyordu, yine 1935'te Crocker, bu gazın hormonal tepki için kullanılabileceğini öne sürdü. Meyve olgunlaşması ve bitkisel dokunun yaşlanması.
Doğal gaz, etilenin önemli bir kaynağıdır. Etilen, doğal gazda bulunan metan gazının kraking (çatlama) işlemiyle üretilebilir. Bu yöntem, metanın yüksek sıcaklıklarda ayrıştırılmasıyla etilen ve diğer hidrokarbonları elde etmeyi içerir. Biyokütle kaynakları, bitki ve hayvan atıklarının yanması veya fermantasyonu yoluyla elde edilen organik maddeleri ifade eder. Biyokütleden elde edilen etanol, etilen üretmek için bir ara ürün olarak kullanılabilir. Etanol, dehidrasyon işlemine tabi tutularak etilene dönüştürülebilir. Biyogaz, organik atıkların fermantasyonu sonucu oluşan bir gaz karışımıdır. Biyogaz, metan (CH4) gibi bileşenler içerir ve metan, yukarıda bahsedildiği gibi etilen üretmek için kraking işleminde kullanılabilir.
Güneş enerjisi veya rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları, elektrik enerjisi üretmek için kullanılabilir. Bu elektrik enerjisi, elektroliz yoluyla suyu hidrojen ve Oksijen gazlarına ayırarak elde edilebilir. Hidrojen gazı daha sonra metan üretiminde kullanılabilir ve metan kraking işlemiyle etilen elde edilebilir. Etilenin tarihindeki en önemli gelişmelerden biri, etilenin sentetik olarak üretilebilmesi ve endüstriyel olarak kullanılabilmesidir. Bu gelişme, polimer endüstrisinde devrim niteliğinde bir etki yaratmıştır. 1920'ler ve 1930'lar, etilenin sentetik üretimi için önemli bir dönüm noktası oldu. Alman kimyager Hermann Staudinger, etilenin polimerleşebileceğini keşfetti ve polietilen adı verilen bir polimerin üretimini başlattı. Bu, etilenin endüstriyel ölçekte kullanılan ilk polimer olmasını sağladı.
Bununla birlikte, en önemli gelişme 1933 yılında gerçekleşti. Alman kimyager Walter Reppe, etilenin hidrojenle tepkimesi sonucunda asetilen (etilenin daha yüksek bir türevidir) üretilmesini keşfetti. Bu keşif, etilenin sentetik olarak elde edilebileceği ve daha karmaşık bileşiklerin sentezi için bir temel sağladı. Etilenin sentetik olarak üretilebilmesi, onun endüstriyel kullanımını büyük ölçüde artırdı. Etilen, polimer endüstrisinde polietilen, polivinil klorür (PVC), polistiren ve diğer birçok plastik malzemenin üretiminde temel bir yapı taşı olarak kullanılmaktadır. Bu gelişme, plastik üretiminde devrim niteliği taşıyarak pek çok alanda kullanılan dayanıklı, esnek ve maliyet etkin malzemelerin üretimini mümkün kılmıştır. Ayrıca, etilenin sentetik olarak üretilebilmesi, tarım sektöründe de önemli bir rol oynamış ve bitki büyümesini düzenleyen ve meyvelerin olgunlaşmasını hızlandıran etilenin kullanımını mümkün kılmıştır.
Etilenin kimyasal yapısı ve özellikleri, 20. yüzyılın başlarında daha iyi anlaşılmaya başlandı. 1901'de Alman kimyager Hans von Pechmann, etilenin bir sıvı olarak izole edildiği ilk deneylerden birini gerçekleştirdi. Ardından, 1920'lerde ve 1930'larda, etilenin sentetik olarak üretilmesi ve endüstriyel olarak kullanılması için yöntemler geliştirildi. Etilenin endüstriyel önemi, polimer endüstrisindeki kullanımıyla büyük ölçüde arttı. Etilen, polietilen gibi birçok plastik malzemenin temel yapı taşıdır. Ayrıca, etilenin kullanıldığı diğer endüstriler arasında kimya, farmasötik, kozmetik ve tarım bulunur. Bugün, etilenin üretimi genellikle ham petrol veya doğal gaz gibi hidrokarbon kaynaklarından gerçekleştirilir. Etilen üretimi için yaygın olarak kullanılan yöntemler arasında kraking (çatlama) ve etilen oksidasyonu yer alır.